Bir Düşüncenin Obsesyon Olduğunu Nasıl Anlarsınız? Literatür Destekli Bir İnceleme

Hepimizin aklına zaman zaman tekrar eden düşünceler gelebilir. Bu düşünceler bazen kaygılarla, bazen de günlük streslerle ilişkili olabilir. Ancak, bu düşüncelerin obsesyon (takıntı) olup olmadığını anlamak bazen zordur. Psikiyatride "obsesyon" terimi, bireyin zihnine istemsizce gelen ve rahatsız edici olarak deneyimlenen düşünceler, imgeler veya dürtüler için kullanılır. Obsesyonlar genellikle kişinin kontrol edemediği, tekrar eden ve aşırı endişeye neden olan düşüncelerdir. Peki, bir düşüncenin obsesyon olduğunu nasıl anlayabiliriz? Bu yazıda, obsesyonun tanımını, literatüre dayalı açıklamaları ve örnekleri ele alacağız.
Obsesyon Nedir?
Obsesyonlar, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) gibi durumlarda sıkça görülür. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin tanımlamasına göre obsesyonlar, kişinin zihninde sürekli tekrar eden ve kaygı yaratan düşünceler, dürtüler ya da imgeler olarak tanımlanır. Bu düşünceler genellikle mantıksız ya da aşırı olarak değerlendirilse de, kişi bu düşünceleri kontrol etmekte zorlanır. Obsesyonlar, bireyin günlük yaşamını ciddi anlamda etkileyebilir.
DSM-5’e göre obsesyonlar şu iki kritere dayanır:
1. Tekrarlayan düşünceler: Zihne tekrar tekrar gelen ve istenmeyen düşünceler, imgeler ya da dürtüler.
2. Rahatlama arayışı: Kişi bu düşünceleri bastırmaya ya da onlardan kurtulmaya çalışır, ancak bunu başaramaz. Rahatsız edici bu düşünceler çoğunlukla korku, kaygı ya da endişe yaratır.
Obsesyon ve Normal Kaygı Arasındaki Fark
Herkes zaman zaman rahatsız edici ya da istenmeyen düşünceler yaşayabilir, bu normaldir. Ancak obsesyonları sıradan kaygılı düşüncelerden ayıran birkaç önemli faktör vardır:
1. Yoğunluk ve Sıklık: Normal kaygılı düşünceler zamanla geçerken, obsesyonlar sürekli tekrar eder ve bireyi yoğun bir şekilde meşgul eder. Kişi, bu düşünceler yüzünden günlük işlevselliğini kaybedebilir.
2. Kontrol Kaybı: Obsesyonlar genellikle kontrol edilemez bir şekilde zihne gelir. Kişi bu düşünceleri engellemeye ya da bastırmaya çalışsa da başarılı olamaz ve bu da kaygıyı artırır. Normal kaygılar ise genellikle daha kısa sürelidir ve kişi üzerlerinde daha fazla kontrol sahibidir.
3. Ritüellerle Başa Çıkma: Obsesyonları olan bireyler, bu düşüncelerden kurtulmak için ritüel niteliğinde bazı davranışlar geliştirebilirler. Bu davranışlara "kompulsiyon" denir. Örneğin, mikroplarla ilgili obsesyonu olan bir kişi sürekli ellerini yıkayabilir. Normal kaygılar ise genellikle bu tür kompulsif davranışlara yol açmaz.
Örnek: Obsesyon ve Normal Düşünce Arasındaki Fark
Bir birey düşünelim: Eve girerken kapıyı kilitlemeyi unuttuğundan endişe duyabilir. Bu endişe, kapıyı kontrol ettiğinde geçer. Ancak, obsesif bir birey, kapıyı tekrar tekrar kontrol etmek zorunda hisseder ve kapıyı kilitlediğini bilse bile endişesi geçmez. Bu durumda, kapının kilitlenip kilitlenmediğiyle ilgili düşünceler bir obsesyon haline gelmiştir.
Bir Düşüncenin Obsesyon Olduğunu Gösteren İşaretler
1. Tekrarlayan ve İstenmeyen Düşünceler
Obsesyonlar genellikle istenmeden ortaya çıkar. Kişi bu düşünceleri zihninden uzaklaştırmak istese de bunu başaramaz. Örneğin, bir kişinin sürekli "ellerim kirli mi?" düşüncesi zihnine gelir ve bu düşünceyi defalarca düşünmeden edemez. Kişi bu düşüncenin mantıksız olduğunu bilse bile, obsesif düşünce yoğun bir kaygı yaratır.
2. Günlük Yaşamı Etkilemesi
Obsesyonlar bireyin sosyal yaşamını, iş hayatını ve genel işlevselliğini ciddi şekilde etkileyebilir. Örneğin, obsesif bir kişi, sürekli olarak mikrop kapma korkusuyla dışarıya çıkmaktan kaçınabilir ya da sosyal ilişkilerinden uzaklaşabilir. Literatürde bu tür obsesyonlara örnek olarak mikrop ya da kir korkusu (temizlik obsesyonu) verilmektedir (Rachman, 1997).
3. Ritüeller Geliştirme (Kompulsiyonlar)
Obsesyonların neden olduğu kaygıyı hafifletmek için bireyler bazı ritüeller ya da tekrar eden davranışlar geliştirebilirler. Bu ritüellere kompulsiyon adı verilir ve obsesyonla başa çıkmaya yöneliktir. Örneğin, bir kişi mikrop kapma korkusuyla sürekli ellerini yıkayabilir ya da kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden emin olmak için defalarca kontrol edebilir.
4. Mantıksız Olduğunun Farkında Olma
Obsesyonu olan kişiler genellikle bu düşüncelerin mantıksız olduğunun farkındadırlar. Ancak bu farkındalık, düşünceleri kontrol etmeye yetmez. Bu, obsesyonları kaygılı düşüncelerden ayıran önemli bir farktır. Normal kaygı durumlarında insanlar düşüncelerinin mantıklı olup olmadığını değerlendirip genellikle durumu kontrol altına alabilirken, obsesyonlar bu kontrol mekanizmasını devre dışı bırakabilir.
Obsesyonlar Hangi Konularda Ortaya Çıkabilir?
Obsesyonlar çok çeşitli temalarla ilgili olabilir. Literatürde en sık rastlanan obsesyon temaları şunlardır:
Temizlik ve Kontaminasyon: Kişi sürekli olarak mikrop kapma ya da kirlenme korkusuna sahip olabilir. Bu kişiler genellikle temizlik kompulsiyonlarına başvururlar.
Simetri ve Düzen: Eşyaların düzenli ya da simetrik olması gerektiğine dair bir takıntı olabilir. Bu bireyler eşyaları sürekli düzeltir ya da belirli bir düzen içinde dizmek zorunda hissederler.
Zarar Verme Korkusu: Birey, başkalarına ya da kendine zarar verme düşüncesine obsesif olarak kapılabilir. Bu düşünceler sıklıkla mantıksız olarak değerlendirilse de yoğun kaygı yaratır.
Örnek: Zarar Verme Obsesyonu
Bir anne düşünelim: Çocuğuna zarar verebileceği düşüncesi aklına istemsizce gelir ve bu düşünceden büyük bir rahatsızlık duyar. Bu düşüncenin mantıksız olduğunu bilse bile, kendini çocuğundan uzak tutmaya başlayabilir. Bu durumda, zarar verme korkusu bir obsesyon haline gelmiştir.
Obsesyonları Nasıl Yönetebilirsiniz?
Eğer tekrar eden düşüncelerinizin obsesyon olup olmadığını merak ediyorsanız, bir uzmana danışmak önemlidir. Psikoterapiler, özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), obsesyonların yönetilmesinde etkili bir tedavi yöntemi olarak öne çıkmaktadır. BDT, kişilerin obsesyonlarını fark etmelerine, bu düşüncelere verdikleri aşırı tepkileri düzenlemelerine ve kompulsif davranışları azaltmalarına yardımcı olur (Abramowitz ve Jacoby, 2014).
Ayrıca, ilaç tedavisi de özellikle şiddetli obsesyonları olan bireylerde etkili olabilir. SSRI gibi antidepresanlar, OKB semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Sonuç
Bir düşüncenin obsesyon olup olmadığını anlamak, onun sıklığı, kontrol edilemezliği ve yarattığı kaygı ile ilişkilidir. Eğer tekrarlayan, kontrol edilemeyen ve günlük yaşamınızı etkileyen düşünceleriniz varsa, bunların obsesyon olabileceğini düşünmek yerinde olabilir. Literatür destekli örnekler, obsesyonların çeşitli temalarda ortaya çıkabileceğini ve genellikle bireyin işlevselliğini olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. Bu tür durumlarda, bir uzmana başvurmak en sağlıklı yaklaşım olacaktır.
Kaynaklar:
Abramowitz, J. S., & Jacoby, R. J. (2014). Obsessive-compulsive disorder in adults. Handbook of anxiety and related disorders, 2, 257-277.
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.).
Rachman, S. (1997). A cognitive theory of obsessions. Behaviour Research and Therapy, 35(9), 793-802.
#Obsesyon #OKB #Takıntı #Psikoloji #RuhSağlığı #BilişselDavranışçıTerapi #Kaygı #DSM5 #Kompulsiyon #MikropTakıntısı #ZararVermeObsesyonu
Comments